February 18, 2016 | Ekometre

Türkiye’nin Gerçek Gündemi Yerelde (mi?)

Küresel siyaset dilimizden düşmüyor. Televizyon programları ve gazete sayfaları stratejik analizden geçilmiyor. Gündelik yaşamlarımız da ahkâmımız kadar dünyaya açık mı dersiniz? Yoksa tüm bu kıyl-ü kâl içinde devekuşu misali kendi küçük dünyalarımıza mı tutsağız? Dilini dahi bilmeden uzakları konuşurken yakını da ıskalıyoruz. Tüm bu hengâmede Türkiye’nin gerçek gündeminin yerelde saklı olduğunu fark etmiyoruz.

2015 yılı EF Yeterlilik Endeksi’ne göre İngilizce bilgimiz dünyada 70 ülke arasında 50. sırada.  “Çok düşük yeterliliğe sahip” 21 diğer ülkeyle birlikte en alt basamağı paylaşıyoruz. Buna rağmen kendimize güven noktasında en ufak bir sorunumuz yok!

Yabancı dil bilmeden dünya politikası hakkında atıp tutan nice akademisyen ve basın mensubu gibi yabancı dil bilmeden küresel siyasetin tüm komplolarına vâkıf olduğumuzu sanıyoruz. Evimizin önündeki patlak lağımın kokusunu duyamasak da dünyada ne olup bittiğine dair tüm pis kokuları ilk biz alıyoruz. Mahallemizde her kış kurum solusak da küresel siyasette asla kül yutmuyoruz.

Kendi yalan ve komplolarımıza tutsak bir yaşamın tadını çıkarmaktan bıkacağa hiç benzemiyoruz. Yine de bu keşmekeşin içinde yuvarlanıp giderken bir an için durup düşünmekte fayda var. Belki de hayatlarımızın gerçek gündemi yerelde saklı…

Dünya piyasalarına hükmeden gelişmiş ekonomilerde siyasetin ne kadar yerel olduğu hiç dikkatinizi çekti mi? Küresel rekabetin çetin koşullarında ekmeklerini taştan çıkaran büyük oyuncular dünya gelişmeleri kadar kendi yerellerine de ne kadar ilgili ve hâkimler. Yaşam kalitesini kendi yerelinden başlayarak kuranların komplolara ve işkembeden sallanmış ahkâmlara ayıracak hiç vakitleri olmaması ne kadar da çarpıcı.

Belki bizim de daha nitelikli yaşamlara ve mutluluğa uzanan yolumuz kuyumuzu kazdığına inandığımız hayali düşmanlarla boğuşmak yerine kendi yerelimize ilgi duymaktan, küçük ölçekte somut adımlar atmaktan geçiyor. Belki de sürdürülebilir başarının yolu her şeyden önce doğru ölçeği tutturmaktan geçiyor.

Elbette ki yereli ciddiye almak için öncelikle güçlü belediyeler ve adem-i merkeziyetçi yaklaşım gerekiyor. Ama ne yazık ki siyasetin de söylemin de aşırı merkezileştiği bir ülkede ne yerelin ne de yerinden yönetimin esamesi okunmuyor. Büyük resmi görmeye ahdedip burnumuzun ucunu göremediğimiz için önümüze çıkan her engelde yere kapaklanıyoruz.

Oysa ekonomiyi de siyaseti de yerel düşünmek için hiç de geç değil. Katılımcılığın da, şeffaflığın da, hesap verebilirliğin de daha verimli ve daha etkili çalışabileceği bir ölçek yerel. Yeter ki yerelin kendine özgü gündemine içinde boğulduğumuz küresel meselelerden bir nebze olsun alan açabilelim. Kendi yaşamımıza da tutkun olduğumuz komplo teorileri kadar değer ve önem verebilelim.

Unutmayalım ki yereli ıskalayan hiçbir strateji önümüzdeki on yılda Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ekonomik devrimi gerçekleştiremeyecek, bir başarı öyküsü yazamayacak. Yanlış ve yalan gündemlerden kafamızı kaldırıp, doğru gündemin ve doğru ölçeğin farkına varmak elimizde. Tıpkı 15. yılına yerelin nabzını tutarak ulaşan EKOMETRE gibi… Başarmak elimizde.

Issues:

Turkey